Okuma Süresi: 3 dakika

Dünya üzerindeki ülkelerin gelişmişlikleri farklı açılarda ve farklı çerçevelerde değerlendirilebilmektedir. Bu incelemeler arasında belki de en dikkat çekici olanı Birleşmiş Milletler tarafından tespit ve ilan edilen İnsani Gelişme Endeksi (İGE) çalışmasının olduğu söylenebilir.

Bilmeyenler için kısa bir bilgi verelim, insani gelişme endeksi, dünyadaki ülkelerin

  • Yaşam uzunluğu,
  • Okur yazarlık oranı,
  • Eğitim ve yaşam düzeyi

doğrultusunda hazırlanan ve 0 ile 1 arasında değerlerler tespit edilen bir ölçümlendirme yapısıdır. Bu değere göre bir ülkenin gelişmiş, gelişmekte olan ya da gelişmemiş bir ülke olduğunun tespiti yapılabilmekle birlikte, ülkelerin yaşam niteliğinin ne düzeyde olduğu da anlaşılabiliyor.

Ülkemiz Türkiye 2018 yılı itibariyle insani gelişme endeksine göre 188 ülke arasında 64 üncü sırada bulunmaktadır. Bulunduğumuz bu sıradan daha acısı da, önümüzde adını bile duymadığımız birçok ülke yer almasıdır.

Yaşam niteliklerine göre bu seviyelerde olduğumuzun dışında, ne kadar bilimsel üretim yaptığımız sorusuna ise SCImago Journal & Country Rank çalışması ile bir yanıt bulabiliyoruz.

2017 yılı verilerine göre yaklaşık 531.899 bilimsel çalışma yapılan ülkemiz dünyada 20 inci sırada yer alıyor ve önümüzde gelişmiş ve tahmin edilebilecek ülkeler bir yana, Polonya, Tayvan, İsviçre ve Brezilya gibi pek de tahmin edilemeyecek birçok ülkeler de bulunuyor.

Tabii ki ülkemizin dünya üzerindeki konumu ve durumuna farklı birçok açıdan ve uluslararası kaynaktan bakabiliriz. Ancak baktığımız ve bakacağımız hemen her kaynak, daha çok çalışmamız ve daha çok ilerlememiz gerektiğini göstermektedir veya gösterecektir.

Bu konuda da, hemen hiçbir işe yaramayan sadece eleştiren veya tespit yapıyor olmaktan öte, toplum ve birey olarak yapabileceğimiz şeyler bulunuyor. Zira toplumun en küçük unsuru bireydir ve toplumsal gelişim bireyin gelişimi ile başlar.

Bu bakış açısıyla, konunun odağını ülke ölçeğinden birey ölçeğine küçültelim ve somutlaştırarak aynayı kendimize çevirelim, ve lütfen bu soruları kendinize soralım:

  • Türk toplumunun bir unsuru olarak kendimizi ne kadar geliştiriyoruz?
  • Son 1 yılda daha önce yapmadığımız hangi deneyimleri yaşadık?
  • Hayat kalitemizi ve insani deneyimlerimizi arttıracak ne yapıyoruz?
  • Çocuklarımızı özendirerek onlara örnek olabilecek hangi fiziksel ve zihinsel etkinlikler yapıyoruz?

Bu soruları sormaya ve bu soruların yanıtlarını aramaya başladığımızda bazı şeyler değişmeye başlayacaktır.

Oyun Değiştirici Yeni Bir Etken

Geçmişte kişilerin kendini geliştirmesi için yapabileceği etkinliklerin önünde, başta ulaşılabilirlik ve maliyet olmak üzere birçok engel vardı. Ancak bugün yaşam boyum eğitim fikri doğrultusunda, sürekli öğrenme ve kendimizi sürekli geliştirmemize fırsat sunan çok önemli, hatta devrimsel bir özellik taşıyan bir platform bulunmaktadır: sürekli yanımızdan ayırmadığımız akıllı telefonlar ve tabletler…

Bugün bu cihazlar sayesinde kişilerin kendini eğitmesi ve kişisel gelişimini sağlayabilmesi için; erişilebilirlik, maliyet ve fırsat gibi birçok sorun çözülmüş, kendimizi geliştirmemiz için –kendimiz dışında- tüm engeller kalkmış durumdadır!

Gelin önce kendimiz için, sonra çocuklarımıza örnek olmak için, sonra da toplumsal gelişimize katkıda bulunmak için kendimizi geliştirelim. Hayatımızda yapmadığımız deneyimlere yelken açalım. Beynimizi alışık olmadığı ve tekdüze çalışmadan çıkaracak etkinliklerde bulunalım.

Gelin hep birlikte akıllı telefonlarımızı ve tabletlerimizin bize sunduğu imkanları sonuna kadar kullanalım!

Kendinizi geliştirmek için yeteri kadar coşkulu hissediyor veya akıllı telefonunuzu nasıl etkili bir şekilde kullanabileceğinizi öğrenmek istiyorsanız, sizi Akıllı Telefonları Etkili Kullanma Kılavuzu’na alalım… 

İlk Yayın 18/03/2016
Son güncelleme 20/04/2019

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir