Okuma Süresi: 9 dakika

Zeybek… Halk oyunlarımızdan birisi olan, günümüz düğünlerinde, askere gidişlerde sık sık oynanan bu kültürel değerimizi, Batı Anadolu’nun kendine özgü ve çok sayıda çeşidi olan yerel oyunumuz zeybek nedir ayrıntıları ile alalım mı?

Zeybeğin Özellikleri

Zeybek oyunu, en çok bilinen halk oyunu türlerimizden birisidir. Türkiye’de yer alan sekiz ana dans türü arasında, Batı Anadolu’da en çok oynanan türüdür. Kıyı Batı Anadolu’dan çevresine yayılmış bu oyun, iç Batı Anadolu’da, Ege adalarında hatta Balkanlarda oynanmaktadır. Dünyadaki halk oyunları arasında, en ağır oynananlardan birisi olan zeybek, gösterişli hareketleri ile ağdalı ve ritüelistik bir halk oyunu türüdür.

Zeybeğin Çıkış Noktası

Bir Zeybek Gravürü

Zeybeğin çıkış noktasına ilişkin,

  • Efelerin kısa kıyafetler giymesi nedeniyle denizcilerin bulduğu bir dans olduğu,
  • Ellerin yukarıda ve aşağıya üzüm salkımı gibi sarkması nedeniyle bağbozumu dansı olduğu,
  • Oyun alanında gezme ve diz çökme olmasından dolayı deve güreşlerinden esinlenen bir dans olduğu,

gibi farklı savlar vardır. Ancak tüm bu savlar arasında en akla yatkını ve yaygın olarak kabul göreni, kuş hareketlerinin taklit edildiği ve ağırlıklı olarak şaman anlayışı ilişkili olduğu savıdır.

Eski Türklerde, insanların ruhlarının kuş biçiminde olduğu düşünülmüştür. İnsanlar canlanmadan önce ruhları gökte kuş olarak yaşarlar ve ölünce de göğe uçtuğuna inanılırdı. Bu bakış açısı ile Türk Mitolojisinde cennet anlamındaki “uçmag”, uç- sözcüğünden türetilmiştir.

Bu bilgilerden görüleceği üzere Türklerde insan ruhu, can, cennet gibi konular kuşlar ile ilişkilendirilmiştir.

Zeybek oyununun da kuş hareketlerinin taklidi olduğu düşüncesini destekleyen bir husus, erkek zeybek kıyafetinde, omuzlardan sarkan ve kanat şeklinde olan camadan adlı parçalardır. Bir başka husus da oyunların çoğunlukla dairesel şekilde ve gökyüzüne doğru oynanıyor olması ve yere doğru eğilerek avına doğru eğildiği ve aldığı gibi hareketler bulunmasıdır.1 Bu anlamda zeybek oynayan efelerin, hayatı ve ölümü kuş imgesi ile canlandırdıkları düşünülebilir.

Zeybek Türleri

Türkiye’deki Halkoyunlarının Coğrafyamıza Dağılımı

Ağırlıklı olarak Batı Anadolu’da oynanan zeybek oyununun etkisi sadece Batı Anadolu’da değil daha geniş bir alanı kaplamaktadır. Yaptığı araştırma ve derlemeler ile Türk folkloruna büyük emekleri geçmiş olan Ferruh Arsunar, 1920’lerde başladığı çalışmaların sonucunda, zeybek oynanan alanları ana bölge, esasa yakın bölge ve tesir alanları olarak sınıflandırmıştır. Ferruh Arsuna’a göre,

  • Ana bölge Aydın, Muğla, İzmir, Denizli, Manisa ve Uşak,
  • Esasa yakın bölgede Çanakkale, Balıkesir, Burdur ve Isparta,
  • Tesir Sahası ise Antalya, Eskişehir, Bilecik, Kütahya, Afyon, Bursa, Konya, Bursa, Ankara, Kastamonu’ya,

uzanmaktadır.

Tüm bu belirtilen bölgelerde ilçeden ilçeye farklılık gösterecek seviyede çeşitlilik içeren zeybek oyunları,

  • Ağır zeybek,
  • Kaşıklı zeybek,
  • Teke zeybeği,
  • Kırık zeybek,

olarak sınıflandırabilir.

Bugün onlarca sayıdaki zeybek türleri arasında, bilinen ve genellikle spor kulüpleri veya dernekler marifetiyle öğretilen oyunlardan bazıları ise,

  • Kerimoğlu,
  • Harmandalı,
  • Çökertme,
  • Cuma Ovası,
  • Kırmızı Buğday,
  • Yunt Dağları,

gibi zeybeklerdir.

Zeybek, Efe, Başıbozuk…

Leh Sanatçı Stanislaw Chlebowski’nin Başıbozuk İçeren Eserleri

Zeybek oyunu ilk olarak zeybek, efe ya da başıbozuk denilen kişiler tarafından oynanmıştır. Bu kişiler 16. yüzyılda ortaya çıkan Celali İsyanları ile ortaya çıkmış ve o dönemde adaletin bozulmasına isyan etmişlerdir. Bu isyancıların arasında tam anlamıyla haydut olarak tanımlanabilecekler olduğu kadar, zenginden alıp fakire veren zeybek denilen kişiler de bulunmaktaydı.

Genellikle ulaşılması zor yerlerde yaşayan efeler, zeybeği efelik töresine göre icra ederlerdi. Nöbetçi birisi -ne olur ne olmaz- bırakılırken, müzik yüksek sesli olmayacak şekilde ve zeybek oynayan efenin hareketlerine göre icra edilirdi. Efe zeybeği tek başına ve doğaçlama bir şekilde oynardı. Bir efe zeybek oynarken bir başka efenin oyuna kalkması da meydan okuma olarak değerlendirilirdi.

Bir çoğunun sonu ilginç, genellikle hazin bir şekilde ölümle sonuçlanan bu efelerin ardından, bazılarının ardından sözlü kültürün bir ürünü olarak türküler yakıldığı da olurdu.

Zeybekler ve Savaş…

1877-78 Osmanlı Rus Savaşı Öncesinde Talim Yapan Zeybekler

Zeybeklerin, 93 harbi olarak da bilinen 1877-78 Osmanlı Rus Savaşı’na katıldığı bilinmektedir. Savaştaki asker sayısını arttırabilmek için, Osmanlı yönetimi tarafından savaşa katılacak zeybekler için genel af çıkarılmış. Bunun üzerine, Salihli’den Bakırlı Mehmet Efe ve Ödemiş’ten Çakırcalı Ahmet Efe gibi tanınmış zeybeklerin bayrak açtığı ve çok sayıda gönüllü toplayarak savaşa katılmıştır.

Daha sonra Balkan Savaşları’nda da görev almış olan zeybeklerin asıl büyük etkisi Agamemnon komutasında gelen Troya’yı işgale gelen Akalılar gibi Anadolu’yu işgale gelen Yunan ordusuna karşı olmuştur. Zeybekler dağınık birlikler halinde yürüttükleri asimetrik savaş ile, Anadolu’daki Yunan işgalini durduramasalar da oldukça yavaşlatmışlardır. Anadolu’daki tüm Milli güçlerin Ankara’ya odaklanarak bir araya gelmesi ve düzenli ordu kurulmuş, birçok zeybek Ankara Hükümeti’nin emrinde Yunan işgalini sonlandırmak için ordunun içinde Yunan İşgaline karşı savaşmıştır.

Zeybekler ve Sarı Zeybek…

Yunan işgalinin başladığı andan itibaren gösterdikleri kahramanlık ve fedakarlık ile zeybekler, milletin nezdinde ayrı bir yer tutmuş ve Milli Mücadelenin önderi Mustafa Kemal Atatürk tarafından da taltif edilmiştir.

Zeybeklerin Milli Mücadele sürecinde gösterdiği yaklaşım dışında, zeybek oyununu da beğenen Atatürk, savaştan yeni çıkan milletin kahramanlık dansı özelliğine sahip olan zeybek oyununun milli bir dans olmasını istemiştir. Uzunca bir süredir zeybek oyunlarını derleyen Selim Sırrı Tarcan, zeybeği her yerde ve kadın – erkek beraber oynanabilecek bir düzene sokar. Atatürk’ün İzmir’e yapmakta olduğu bir seyahatte de “Tarcan Zeybeği” adını verdiği yeni oyununu Atatürk’e sunar. Atatürk ise bu zeybek oyununa büyük bir ilgi gösterir ve memnun bir şekilde izler.

Osman Hamdi Bey’in Pusuda Zeybek Eseri

Atatürk, yapmakta olduğu bir gezi sebebiyle İzmir’de bulunmaktadır. Selim Sırrı yeni zeybek oyununu kabul merasiminde Atatürk’e sunar. Atatürk oyunu büyük bir ilgiyle izler ve çok mutlu olur. Atatürk’ün zeybek oyununa gösterdiği ilgi onu çok memnun etmiş ve şöyle demiştir:

Hanımefendiler, Beyler;
Selim Sırrı Bey, zeybek raksını ihyâ ederken, ona bir şekl-i medenî vermiştir. Bu san’atkâr üstâdın eseri hepimiz tarafından seve seve kabul edilerek millî ve içtimâî hayatımızda yer tutacak kadar tekemmül etmiş, bediî bir şekil almıştır. Artık Avrupalılara, bizim de mükemmel bir raksımız var, diyebiliriz. Bu oyunu salonlarımızda, müsâmerelerimizde oynayabiliriz. Zeybek dansı bu şekli ile her salonda kadınla beraber oynanabilir ve oynanmalıdır
.2

Zeybekler

Kendi hayatı ile birlikte Anadolu’nun o dönemki manzarasını Suyu Arayan Adam adlı eserinde anlatan Şevket Süreyya Aydemir, Afyonkarahisar ceza evinde iken beraber günler geçirdiği zeybekleri şöyle anlatır:3

” … Zeybeklerin oyuna kalkması çok seyrek olurdu. Bu, ara sıra, en sonra ve efenin bir işaretiyle olurdu. Ama efe, hiçbir zaman oyuna kalkmazdı. Bu oyunların en güzelini cezaevinde gördüm. Ortaya çıkan zeybekler sazın ağır gelişen ahengine ayak uydurarak oyuna başlardı. Zeybekler daima dinç, yağız ve yakışıklı insanlardı. Başlarına sardıkları renk renk oyalar sarkardı. Bu oyaların renklerinin, biçimlerinin ayrı ayrı gönül manaları vardı. Göğüslerine ve yenlerine kaytan ilikler işlenmiş mintanları temiz, kısa ve vücutlarına yapışık olurdu. Bellerin şallardan renk renk sırmalı mendilleri sarkardı. Çuha şalvarları, şal kuşağın altından beyaz bir fasıla verdikten sonra kat kat körüklenerek dizlerine doğru iner ve orada biterdi. Dizler çıplaktı. Çiçekli uzun çoraplarının konçlarından renkli bağlar, püsküller dökülürdü. Bu renklerin, şekillerin de kendilerine göre manaları olurdu.

Oyuna başlayan zeybekler, evvelâ başlarını birer kartal gibi hafifçe bir yana yıkıp, vücutlarının ağırlığını birer ayakları üzerine vererek, kollarını şahin kanatları gibi yanlara açarlardı. Sonra dağlar yerinden kımıldıyormuşçasına ağır, hesaplı ve sürükleyici hareketlere geçerlerdi. Hem tevazulu, hem mağrur, fakat muhakkak ki seçme insanlardılar. Bir bakışta mahcup ve terbiyeli bir halleri vardı. Fakat hepsi de omuzlarının üstünde, bir sıra tüyler ürpertici olayların, cinayetlerin sorumluluklarını taşıyorlardı. Bunlar, kökleri belki de tâ eski Ege ve İyonya devirlerine varan başka türlü bir geleneğin son mümessilleriydiler. İnsan, renkleri, süsleri ve olayları içinde her biri bir heykel gibi görünen bu gösterişli mahlûkların, yanan güneş altında belleri bükük, tarlalarda çift sürüp bostan çapalayışlarını, yahut eşeklerin, develerin peşinde sürücülük, köylerde, kasabalarda kahvecilik, berberlik, terlikçilik yapmalarını düşününce, hayalinde canlanan manzarayı hakikaten yadırgıyordu. Bunlar, bu işler için doğmamış gibiydiler. Onları seyrederken insan, onların yaşadığı yerlerdeki eski jimnazlarda, stadyumlarda, vücut güzelliğinin ve insan kuvvetinin kutsallaştırıldığı devirleri ister istemez düşünüyordu. Ve bu düşünce bunların, şehirlerin ve köylerin günlük nizamına uyamamalarını ve kaplarına sığamamalarını biraz da haklı gibi gösteriyordu.

Bir köyde ahır temizler veya bir toprak dam altında sıtma nöbetleri çekerken böyle bir delikanlının, bir gün başında kavak yelleri esip de, sırtına en süslü elbiselerinin takıp omzuna bir mavzer atınca Kazdağı’nda, Kozak Yaylası’nda, Bozdağı’nda bir takım Köroğlu maceralarına atılışını insan, hoş görür gibi oluyordu. Bu sert ruhlu adamların, bu kudretli vücut yapıları içinde acayip bir çocuk ruhu yaşardı. Günleri, geceleri masallar, fallar, rüya tabirleri içinde geçerdi. Sanki ruhları daima bu kale duvarları dışındaydı. Başları dumanlı dağlarda, yaylalardaydı. … “

Zeybeği ve Efeleri Güçlü Bir Şekilde Anlatan Eserlerden Birisi De, Bu Eserdir

Son Söz…

Zeybek nedir, daha da söylemeyi gerektirecek bir şey yok. Tüm bu satırların yazarı ve bir zeybek oynayan birisi olarak söyleyebilirim ki:

Zeybek sadece bir halk oyunu değildir. Bir ruhun yaşatılmasıdır…


Bazı Zeybek Örnekleri

Aydın, Karpuzlu, İki Parmak Zeybeği
Muğla, Ula, Kerimoğlu
İzmir, Menemen, Kostak Ali Zeybeği
Uşak Yöresi, Blaundus Antik Kenti, İslamoğlu

Kapak Görseli
Toranagasan’ın Zeybek Çizimi

Yazı Notları
İlk Yayın Tarihi, 10/09/2020
Son Güncelleme Tarihi, 26/09/2023
Boosted Uygulaması Ölçümüne Göre,
Çalışılan Gün, 2 gün
Çalışma Süresi, 4 saat 12 dakika

4 thoughts

  1. Muhteşem bir yazı olmuş. Hem bilgilendirici hem görsel açıdan doyurucu bir sunum. 👏👏👏
    Kuşsever bendeniz için zeybeklerin oyun hareketlerinin kaynağının kuşlar olduğunu öğrenmem beni çokça memnun etti.
    Başarılar diliyorum!

    1. Teşekkürler. Türk kültürünün kökenlerinde çok simgesel bağlantılar var, çoğu da ilgi çekici bu şekilde… 🙂

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir