Hayatımızda yapmak istediklerimizi yapabilmek için enerji, motivasyon ve zamana ihtiyaç duyarız. Ancak çoğunlukla biri mevcutken biri olmaz. Genellikle de eksik olan bileşen çoğunlukla motivasyondur. Bu motivasyonun esasen kişinin içinden gelmesi gerekmekle birlikte, dışarıdan alınan bir fikir, ilham veya örnekler gibi dış motivasyon unsurları iç motivasyonu ateşleyebilir. Tam da bu doğrultuda faydalı olabilir, belki bir fikir verir ve katkısı olur diye, kişisel yaşamımda neler yaptığımı (maksadımın dışında ve mizacımın aksine, “ego tatmini” yapıyor gibi algılanabilecek olsa da, bir kişiye bile bir katkısı sağlarsa iyi olacağı düşüncesiyle) sizlere aktarmak isterim…
İşte size, uzunca bir süredir kendim ile uğraşarak ve mücadele ederek, adım adım inşaa ettiğim ve bir noktaya getirdiğim hayatımdan, bir günün nasıl geçtiğine dair bir özet…
Başlangıç…
Bendeniz, kamuda birim yöneticiliği de yapmış, evli ve iki çocuk babası, sosyal medyada Mide Mühendisi ve SosyalAnneBaba olarak bilinen, mesleği elektrik-elektronik mühendisliği olan birisiyim.
Eskiden, hemen her birimizin çevresindeki birçok kişi gibi ben de, Hayatımızı Nasıl Yönetiriz? yazısında belirttiğim şekilde, hayatın yoğunluğundan dem vurup bu iddiayı tekrar ederek pekiştiren, kendisine ve hayatta yapmak istediklerine dair çok da birşey yapmayan birisiydim. Günler gelip geçerken, bir gün önemli bir karar alarak hayat tarzımı değiştirdim ve 10 ay gibi bir sürede yaklaşık 30 kilogram verdim. Bu kilo verme ve sağlıklı olma sürecimde kazandığım özdisiplinden hareketle, önce sağlıklı yaşam adına, daha sonra da başka alanlarda ve hayatımda çeşitli değişiklikler yapmaya karar verdim. Bir süre sonra nöroterapi (neurofeedback) eğitimi de alıp beynimdeki dikkat toplama devrelerimi geliştirdim ve odaklanma yeteneğimi ilerlettim.
Tüm bu deneyimlerin hayatıma katkısı ile, kazanmak istediğim alışkanlıklardan öncelikli olanlarını belirleyip, az sayıdaki yeni alışkanlıklarımı her gün kaytarmadan yapmaya çalışarak yerleştirmeye çalıştım. Elbette ki bu durum, tek bir cümlede kolayca yazdığım gibi gerçekleşmedi. Ancak yine de iç mücadeleyi bırakmayıp, düşe kalka, süreci devam ettirip, yaptıklarımı alışkanlığa dönüştürdüm. Daha sonra da, kazandığım alışkanlıklarımı istikrarlı bir şekilde devam ettirmek şartıyla, mevcutların yanına yenilerini ekleyerek yoluma devam ettim. Halen de iç mücadelemin devam ettiği bu süreçte, kendimi -bir anlamda ite ite- adım adım ileriye taşıdım.
Neredeyim?
Bugün bulunduğum noktada,
- Haftasonu dahil hergün saat 06.00’da uyanıyor,
- Her gün yağ, kas ve kemik ölçümü yapan tartım aracılığıyla yeryüzü ile ilişkimi gözden geçirip kaydediyor,
- Bünyeyi uyandırmak ve gerekli esnekliği kazanmak için yoga yapıyor,
- Güne veya bir önceki güne dair görüşlerimi el yazısıyla yazıyor,
- Biri gastronomi biri genel kültür içerikli iki yayını tarayıp, ilgimi çeken yazıları okuyor,
- Bazen de bunun yerine Netflix’ten, Chef’s Table gibi, Mars gibi ilgimi çeken yapımlardan bir bölüm izliyorum.
Ardından da ruh halime olumluluk katacak bir müzik -genellikle klasik müzik- eşliğinde, güne bünyeyi güçlendirecek şekilde,
- Kendi mayaladığım kefiri içeren,
- Yine kendi mayaladığım ev yapımı yoğurttan yediğim,
- Çiğ badem, ceviz, fındık veya kaju bulunan,
- O anki keyfime göre evdeki peynirlerin eşlik ettiği,
- En az iki, bazen üç yumurta tükettiğim,
- Bazen avokado, bazen maydanoz, bazen rokanın renk kattığı,
- Büyük çoğunlukla da, ekmek veya herhangi bir unlu mamül içermeyen,
103 kilodan 73 kiloya düştüğüm süreçte de yaptığım gibi, nitelikli bir kahvaltı yapıyorum.
Güne bu şekilde hazırlandıktan sonra, gün içinde ise,
- Her gün nitelikli çekirdekleri değirmenimde çekip, Hario V60 filtremi kullanarak bir fincan filtre kahve hazırlayıp içiyor,
- Her gün o an yapmakta olduğum Türk kahvesi fincanı koleksiyonumdan gözüme kestirdiğim fincanlarımdan birisi ile, bir fincan Türk Kahvesi hazırlayıp içiyor,
- Her gün de metabolizmayı hızlandırmak için iki kez yeşilçay içiyorum.
Bunun dışında fiziksel olarak hareketli bir yaşam felsefesini benimsemiş olduğumdan,
- Her saat başı işyerimde 250 adım atarak hem bedenimi harekete geçiriyor, hem de gözlerimi ekranlardan uzaklaştırarak onlara toparlanlamaları için fırsatı yaratıyor,
- Öğle araları ya da mesai çıkışı yürüyüş yaparak günde mutlaka en az 10.000 adımı atıyorum.
Ayrıca zihinsel olarak hareketli bir beyne sahip olmak adına, gün içinde, zamanı iyi yönetip, öğrenmede tekrarın taşıdığı anlamı tam anlamıyla bilerek, günü sonlandırana kadar önüme çıkan 5’er 10’ar dakikalık da olsa, tüm anlık fırsatları değerlendirerek,
- Her gün Duolingo uygulamasında İngilizce çalışıyor,
- Her gün Duolingo uygulamasında İspanyolca çalışıyor,
- Her gün en az bir İngilizce metin okuyor,
- Her gün en az bir İngilizce video izliyor,
- Her gün en az bir İspanyolca metin okuyor,
- Her gün en az bir İspanyolca video izliyor,
- Her gün mutlaka -az ya da çok- kitap okuyorum.
- Hemen her gün SosyalAnneBaba blogum için birşeyler araştırıp, kaleme alıyor,
- Hemen her gün bir diğer bloğum olan Mide Mühendisi için araştırmalarda bulunup, yazı yazıyorum.
Günlük akışın dışında da, öğrenmekten mutluluk duyan ve keyif alan, yaşam boyu eğitim veya diğer adıyla sürekli eğitim fikrine muzdarip birisi olarak da,
- 2018 sonbaharından bu yana, ikinci üniversite olarak, Kültürel Miras ve Turizm üzerine eğitim hayatıma devam ediyor,
- Troya Halk Dansları Topluluğu’nda halk oyunları (an itibariyle İzmir Zeybek) öğreniyor,
- MTA Spor Kulubünde de okçuluk eğitimi alıyorum.
Sonuç Yerine…
Benim kendime kurduğum bu hayat şimdilik bu şekilde. Burada bahse konu odak, benim hayatımdan ziyade, hayatınızı düzenlediğiniz takdirde birçok şeyi yapabileceğinizi göstermek. Ve de -bu iyiymiş, ben de yapayım- dedirtebilecek ve fikir olarak kendinize uygun gördüğünüz şeyleri yapabilmeniz adına vesile olmak. Sizler de kendinize ve isteklerinize göre, daha yoğun veya daha az yıpratıcı bir düzen kurabilirsiniz.
Elbette ki, böyle bir düzen oluşturabilmek adına dikkat edilmesi gereken noktalar da bulunuyor. Bu noktalardan öncelikli olarak dikkat etmeniz gereken husus, öncelikle kendinize “hükmetmek”, sonra da zamanınızı iyi yönetmek… Bir başka önemli nokta da, çok işi bir anda yapmaya çalışmak veya çok sayıda alışkanlığı bir anda kazanamak değil, az sayıdaki işi düzenli ve devamlı bir şekilde yaparak başlamakta…
Bunun için, yani hayatta istediğiniz şeyleri yapabilmek için, öncelikle acele etmemek, yapmak istediklerimizden en yüksek öncelikli olan bir iki alışkanlığı sorgulamadan yapacak kadar içselleştirdikten sonra, aklınızda bulunan diğer alışkanlıkları sırayla teker teker hayatınıza sokmak akıllıca bir yaklaşım olacak ve gerçekleştirdiğimiz değişimin geçici değil kalıcı ve sağlam olmasını sağlayacaktır.
Son Söz
Emin olun yapabilecek çok şey var. İnsanlarla ya da olaylarla değil, daha ziyade kendimizle “uğraşırsak”, çok daha mutlu, amaçlarına ulaşmış ve istediğimiz gibi yönetebildiğimiz keyifli bir hayat sürebiliriz.
Unutmayın ki, dünya(nız) siz değişmeye başladıkça değişecektir.
Ve tabii ki insanın kendisi ile mücadelesi her daim bakidir…
Sizi yakından da tanıdığım için burada anlatılanların realite olduğuna bizzat şahidim, konuyla alakasız olacak ama çocuk yetiştirme konusunda kendime örnek aldığım 2 aileden 1’isiniz 🙂
Sağol Ahmet. Yazıyı yazarken ben de biraz şaştım açıkçası. İnsan bir günü ne kadar boş geçirdiğini de, ne kadar şey yaptığını da çok fark edemebiliyor akan hayatta. Bu anlamda teyid etmenden memnun oldum. 🙏🏻
Çocuklar konusunda da anahtar anne ve babanın otorite birlikteliği, bir de çocuklarla ilişkilerde muğlak değil net bir iletişim kurmak. İnşallah siz de güzel bir aile kurarsınız. 🙂
Ve ben soktayim şu an, 1 güne bu kadar şey sığdırabilmek mümkün demek ki. Yakınmadan harekete geçmek ilk adım. Tebrik ediyorum arkadaşım
Sağol Yasemin. Bu yazıyı yazma amacım, kendimi anlatmak değil, tam da bu senin yaptığın vurgu. Her kim olursak olalım, hangi şartlar altında bulunursak bulunalım, bu kadar şeyi, hatta daha fazlasını bile yapmak mümkün. Yeter ki birşeyleri yapmayı gerçekten isteyelim ve zamanımızı akıllıca değerlendirelim. Her gün bize verilen bir fırsat. Hepimiz bu fırsatı ıskalamayıp, değerlendirmeliyiz.